25 Temmuz 2020
CHP 37. Olağan Kurultayı, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında başladı. Kurultay'da partisinin manifestosunu açıklayan Kılıçdaroğlu iddialı söylemlerde bulunarak, "Önümüzdeki ilk seçimde dostlarımızla birlikte iktidar olacağız" ifadelerini kullandı.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları:
"Bütün vatandaşlarımızı kucaklıyor, hepsinin sorunlarına çözüm üreteceğimizi buradan açıkça ilan ediyorum. Bu kurultay TBMM'nin açılışının 100. yılında yaptığımız tarihi bir kurultaydır. 100 yılı geride bırakan, önümüzdeki 100 yıla açılan bir kurultaydır. Bu kurultay bizi 2023'e taşıyacak kurultaydır. Bu kurultay 2023'te cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmamızı sağlayacak kurultaydır.
Onbinlerin, yüzbinlerin, milyonların gözü ve yüreği bu kurultaydadır. Bu kurultay sadece vatandaşlarımızın değil, Ortadoğu'dan Afrika'ya, Avrupa'dan Rusya'ya tüm dünyanın gözünün üzerinde olduğu kurultaydır. BU kurultay sosyal ve ekonomik buhrandan nasıl çıkacağımızı tüm dünyaya anlatacağımız kurultaydır.
Bu kurultayda alacağımız her kararın yankısının yüksek olacağını biliyoruz. Bu kurultay alçakgönüllü bir uygarlığın inşasına çağrı kurultayıdır. Bu kurultay işsizliği, yoksulluğu, adaletsizliği, liyakatsizliği, umutsuzluğu nasıl ortadan kaldıracağımızı açıklayan bir kurultaydır. Türkiye, cumhuriyet tarihinin en ağır buhranını yaşıyor. Abarttığımı kimse sanmasın. Bu buhran yönetim buhranıdır, demokrasi buhranıdır, ekonomi buhranıdır. Bu buhran toplumsal sağlığımızı ve birlik, beraberliğimizi dibinden dinamitleyen bir buhrandır. Bu kadar ağır bir buhranda, hiçbir vatanseverin, özellikle hiçbir CHP'linin umutsuzluğa kapılma hakkı ve yetkisi yoktur. Biz Türkiye'yi bu buhrandan çekip çıkaracağız.
Adalet Yürüyüşü'nü hiç kimse unutmasın. Bu bir son değil, bu bir yeni başlangıçtır demiştim. 31 Mart yerel seçimlerinde duvarın arkasına geçtik. O duvarı şimdi dostlarımızla birlikte ve milletimizin ferasetiyle parça parça yıkacağız.
Birinci yüzyılı madem bitirdik, ikinci yüzyıla bir çağrı beyannamesi hazırlamak, millet olarak hazırlanmak zorundayız. Türkiye'ninn önündeki 5 temel sorundan kısaca söz etmek istiyoruz. Neden buhran diyoruz, neden çözüm beyannamesi? İçinde yaşadığımız 5 temel sorun elimizi kolumuzu bağlıyor.
Birinci sorun demokrasi sorunu. Yasama, yargı ve medya bir kişinin vesayeti altındadır. Demokrasi sadece kağıt üzerindeki bir sözcük haline gelmiştir. Saray ne diyorsa yargı onu yapıyor. Egemen güçler ne diyorsa saray aynısını yapıyor. İlliyet bağına bakınız lütfen. Örneğin saray talimat veriyor. Osman Kavala içeride kalacak diyor, yargı öyle karar veriyor. Demirtaş içeriden kalacak diyor saray, yargı ona göre ayarlama yapıyor. Saray talimat veriyor, yargı gereğini yapıyor.
Ama egemen güçler talimat verince saray da gereğini yapıyor. Örneğin Trump, saraya talimat verdi. Brunson'ı serbest bırakı dedi, hemen serbest kaldı. Yargı falan hikaye. 20 Temmuz sivil darbe sürecinde TBMM'nin yetkileri kısıtlanmıştır. Denge ve denetleme mekanizmaları felç edilmiştir. Böyle bir ortamda demokrasiden söz etmek mümkün değildir.
"18 YILDA 2.4 TRİLYON DOLAR HARCANDI, PARA NEREYE GİTTİ BİLEN YOK"
İkinci sorunumuz ekonomi. Mutfağımızda yangın var mı var? Sizin veya bir akrabınızın veya komşunuzun çocukları işsizse bunu sorgulamak zorundasınız. Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığı tehlike altındadır. Her gün güzel hikayeler anlatıyorlar. Şu rakamları her bir delege arkadaşımın ezberlemesini istiyorum. Bu rakamlara en ücra köşelere kadar ulaştırmamız gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti savaş meydanlarından kuruldu. Osmanlı'nın gelirlerine egemenler el koymuştu. Cumhuriyeti kuranlar 1923'ten, 2002'ye kadar tam 57 hükümet kuruldu.
Bu 79 yıl içerisinde 714 milyar dolarlık bir kaynak kullanıldı. Bunlarla Sümerbanklar, Eti Banklar, Tüpraş, Telekom, şeker fabrikaları, demir çelik fabrikaları yapıldı. Kıbrıs Barış Harekatı yapıldı, Kore'ye asker gönderildi. Büyük depremler ve felaketler yaşandı. HArcadıkları para 714 milyar dolar.
Şimdi 2003-2020 arasında, 18 yılda harcanan para, AK PArti iktidarlarının harcadığı para 2 trilyon 400 milyar dolar para harcadılar. Keban Barajı mı yaptılar, PETKİM mi yaptılar, yeni büyük Telekom mu yaptılar? Bu rakamlara havaalanları, şehir hastaneleri dahil değil. Bunların bedelini bizim çocuklar, torunlar ödeyecek. 79 yılda yapılan her şeyi sattılar, parayı ne yaptıklarını kimse bilmiyor. Topraklarımızı sattılar, 250 bin dolara istediğiniz yerden istediğini daireyi alın dediler.
"83 MİLYON VATANDAŞ LONDRA'DAKİ BİR AVUÇ TEFECİYE ÇALIŞIYOR"
Elinizi vicdanınıza koyun. 18 yılda 2.4 trilyon dolar para harcanacak, bu paranın nereye gittiğini kimse bilmeyecek, ondan sonra bana ekonomiden bahsedeceksiniz. Kardeşim bu kadar para harcadınız o zaman bu işsizlik ne, bu sefalet ne? Lale Devri'nin yaşayanlarla sokakta vatandaşın alakası yoktur. 2.4 trilyon dolar para harcıyorlar ama Türkiye şu an borç batağında.
Nasıl Osmanlı'da Duyun-i Umumiye kurulduysa, 2019'da Borçlar Genel Müdürlüğü kuruldu. 83 milyon vatandaş Londra'daki bir avuç tefeciye çalışıyor. Bugün akşama kadar Londra'daki bir avuç tefeciye 48 milyon dolar faiz ödenecek. Bunların 18 yılda Londra'daki tefecilere ödedikleri faiz 178 milyar dolar.
"SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ BU ÜLKENİN NAMUSUDUR"
Üçüncü sorunumuz dış politika. Türkiye bugün egemen güçlerin taleplerini yerine getiren bir devlet konumuna düşürülmüştür. Bugün Türkiye ekonomik ve siyasi bağımsızlığı büyük ölçüde yitirmiştir. Cumhuriyet tarihinde hiçbir zaman Süleyman Şah Türbesi'nde bayrağını indirip toprak bırakılmamıştır. Süleyman Şah türbesi bu ülkenin namusudur. O topraklar da bu ülkenin namusudur. Oradan bayrağı indirenler vatan hainleridir.
27 Şubat 2020. Ne oldu? Suriye'de 36 askerimiz şehit oldu. Sorumlusu kim? Sorduk mu? 36 askerimizin kanı yerde duruyor. Şehidin de, gazinin de, şehit yakınlarının da hakkını biz savunuyoruz. Kendi toprağını terk edeceksin, şehide sahip çıkamayacaksın. Askerleri şehit edenlerin özür dilemesini beklerken, siz koşa koşa Moskova'ya gideceksiniz. Onur sahibi insanlar böyle bir dış politika gütmezler.
9 Ekim 2019. Nedir bu tarih? Trump'ın gönderdiği mektup. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde alınan en ağır mektuba cevap verilememiştir.
Acı ama gerçek bir olayı daha sizinle paylaşmak isterim. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir devlet başkanı, aldatıldım dememiştir ve aldatılmamıştır. Ama ilk kez 18 yıllık iktidarında bir kişi herkes tarafından aldatılmıştır. 18 Şubat 2018'de konuşma yapıyor ve şunu söylüyor: "Sayın Obama ile görüştük ama hep aldatıldık. Bir değil, iki değil, üç değil hep aldatıldık"
"TOPLUMSAL BARIŞIMIZ DİNAMİTLENMİŞTİR"
Eğitim sorunumuz dördüncü sorun. 18 yılda 2.4 trilyon dolar para harcadılar. Hala birleşik sınıflar var. Birleşik sınıflar şu, birinci ,ikinci, üçüncü sınıf öğrencileri aynı odada ders görüyor. Sürekli değişen eğitim politikalarıyla Türkiye, bilgi çağından koparılmıştır. Geçmişte bizim gerimizde olan, İran, Suudi Arabistan ve Malezya üniversitelerinin ürettiği bilgi bizim üniversitelerimizi geçmiştir. Bir ülkeyi geriletmek için işgal etmenize gerek yok, eğitimi bozmanız yeterlidir.
Beşinci sorunumuz toplumsal yapımız. Toplumsal barışımız dinamitlenmiştir. Kimsenin yaşam tarzını, etnik kökenini, inancını sorgulamak bizim hakkımız mı? Bizim soracağımız şey vatandaşın karnı aç mı tok mu? Başta Kürt sorunu olmak üzere, iktidar tüm sorunlarda toplumu kamplaştırmaya devam etmektedir.
Değerli arkadaşları, asıl soru şu. Biz bu sorunları kimlerle, nasıl çözeceğiz? Bunu sizlerle çözeceğiz,
çalışma arkadaşlarımızla. Bunu Millet İttifakı'ndaki dostlarımızla çözeceğiz. Özgürlüğünden asla vazgeçmeyen gençlerimizle çözeceğiz, kalemini satmayan gazetecilerle, aydınlarla, sanatçılarla, zeki, çevik sporcularla çözeceğiz. Hakları elinden alınmak istenen kadınlarla çözeceğiz. Siftahsız kepenk kapayan esnafla çözeceğiz. Hakkını ve hukukunu her zaman savunduğumuz emeklilerle çözeceğiz. Özet olarak birlikte halkımızla çözeceğiz.
Şimdi geldik, nasıl çözeceğiz? Önce şunu hiç kimse unutmasın. Önümüzdeki ilk seçimlerde dostlarımızla birlikte iktidar olacağız. Maltepe'nin izdüşümü. Önümüzdeki ilk seçimlerde dostlarımızla birlikte iktidar olacağız. Firavunların iktidarını yıkıp, halkın iktidarını kuracağız. Her Firavun'un bir Musa'sı, her Nemrut'un bir İbrahim'i vardır. Hiçbir zaman, hiçbir yerde, hiç kimseye kibir ve öfkeyle bakmayacağız. Hangi partiye oy verdin sorusunu sormayacağız, ne derdin var sorusunu soracağız. Yeni bir siyaset anlayışını Türkiye Cumhuriyeti'ne getireceğiz.
Bu sorunları akılla, bilgiyle, deneyimle, istişareyle çözeceğiz. Adalet duygusuyla çözeceğiz. Birinci yüzyılı bitirdik, ikinci yüzyıla geçeceğiz. 2023'te ikinci yüzyıla geçeceğiz. İkinci yüzyılda ne yapmalıyız, işsizliği, yoksulluğu nasıl bitirebiliriz? İkinci yüzyılda Türkiye nasıl bölgesinin ve dünyanın saygın ülkelerinden biri haline gelir. Bunun için İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'ni hazırladık.
Birinci hedefimiz, yeni bir anayasa ile güçlendirmiş demokratik parlamenter sisteme geçilecektir. Bunun için geniş bir toplumsal mutabakat sağlanacak. Her türlü vesayetten uzak, darbe hukukundan arındırılmış bir anayasa oluşturulacaktır. En son değişiklikler sivil darbe ve OHAL koşullarında yapılmıştır. Bu anayasada partili cumhurbaşkanı uygulaması sonlanacak. Cumhurbaşkanı tarafsız olacak, ahlaklı olacak, kandırılmayacak, bu toprakların evladı olacak. Yargı bağımsızlığı kesin olarak sağlanacak. Yüksek mahkemelerde yasama ve yürütmenin doğrudan veya dolaylı vesayeti sonlanacak.
Yasa teklifleri komisyonlarda görüşülürken, sivil toplumun ve uzmanların görüşü zorunlu olarak alınacak. Baro ile ilgili kanun çıkarıyorsan uzmanları çağıracaksın. Kaptı-kaçtı kanunu olmaz.